Köpek balıkları Türkiye sahillerinde ne arıyor? Yanlış biliyoruz: ‘Kışkırtıcı sebepler var’
Betül Yasemin Keskin / Milliyet.com.tr –Köpek balıkları denildiğinde çoğu kişinin aklına ilk olarak okyanuslar, devasa dalgalar ve Hollywood yapımı gerilim filmleri gelir. Türkiye kıyılarında yüzerken ise böyle bir tehlike kimsenin aklının ucundan geçmezdi, ta ki son yıllara kadar. Son günlerde Antalya ve Ege sahillerinde köpek balıklarının görüldüğüne dair sosyal medyada sayısız görüntü paylaşılıyor. Geçen nisan ayında Antalya Konyaaltı Sahili açıklarında bir köpek balığının amatör balıkçı teknesinin çapasına saldırmasını gösteren görüntülere Mersin, Antalya, Datça ve Marmaris kıyılarında görülen köpek balıkları da eklendi.Sosyal medyada peş peşe yayılan görüntüler ve sahillere yaklaşan köpek balıkları, yaz aylarında denize girmek isteyen birçok kişiyi endişelendirdi. Oysa bu canlılar, Türkiye sularında ilk kez ortaya çıkmıyor. Arşivler, yıllar öncesine uzanan saldırı vakalarına işaret ediyor.
‘NADİR DE OLSA EGE’DE GÖRÜLME OLASILIĞI VAR’
Belgeler, 1900’lü yılların başından itibaren Türkiye’nin farklı bölgelerinde köpek balığı saldırılarının yaşandığını gösteriyor. En dikkat çekici olaylardan biri, 1930’lu yıllarda Marmara Denizi’nde, Küçüksu Kasrı açıklarında meydana geldi. İddiaya göre İngiliz Başkonsolosluğu’nda görevli iki kişi orkinos avlarken köpek balığı saldırısına uğradı ve kendilerinden bir daha haber alınamadı.Bundan tam 57 yıl önce yaşanan bir başka vakada ise Dr. Güngör Güvenvar, Tuzla açıklarında zıpkınla balık avladığı sırada köpek balıklarının hedefi oldu. Talihsiz doktor bu saldırıdan kurtulamadı. Yine 1960 yılında, Antalya Konyaaltı Plajı’nda yüzen iki asker, denizde bir anda ortaya çıkan köpek balığı tarafından saldırıya uğradı ve her ikisi de hayatını kaybetti.
Tüm bu olaylar, Türkiye’nin köpek balıklarıyla tanışıklığının yeni olmadığını gösteriyor. Peki, geçmişte yaşanan bu dramatik olaylar ve son günlerdeki görüntüler, Ege ve Akdeniz sahillerinde yüzenler için gerçek bir tehdit anlamına mı geliyor? Köpek balığı araştırmacısı ve Su Ürünleri Yüksek Mühendisi Hakan Kabasakal’a sorduk.
Yıl boyu görebileceğimiz büyük türlerden birisinin de Bozcamgöz (Hexanchus griseus) olduğunu iletenHakan Kabasakal, “Çok nadir olmakla birlikte Büyük Beyaz Köpek Balığı (Carcharodon carcharias) ve Büyük Camgöz de (Cetorhinus maximus) yazın Ege’de görülebilir. Fakat son iki türün görülme ihtimalleri çok düşüktür. Mesela Büyük Beyaz en son 2020 yılında Kuzey Ege’de görülmüştü“ dedi.
İKLİM DEĞİŞİMİ VE KÜRESEL ISINMA ASIL NEDEN
Bugüne kadar köpek balıklarının nesillerini tüketen en önemli sebebin aşırı avcılık olduğunu ancak iklim değişimi, habitat tahribatı ve deniz kirliliğinin de söz konusu tükenişe yol açan nedenler olarak dikkat çektiğini ileten Kabasakal, son yıllarda Akdeniz ve Ege’de köpek balıklarına sık rastalanmasını, “İklim değişimi ve küresel ısınma nedeniyle yükselen deniz sıcaklıkları çözünmüş oksijenin azalmasına neden oluyor. Dünya genelinde okyanuslarda ve denizlerde küresel ısınmadan kaynaklanan endişe verici bir oksijensizleşme yaşanıyor. Köpek balıkları, özellikle açıkdeniz türleri metabolik hızları yüksek balıklardır ve oksijen ihtiyaçları yüksektir. İklim değişimiyle bağlantılı oksijensizleşmeden kaçarak denizlerde çözünmüş oksijenin henüz normal seviyelerde olduğu bölgelere toplu halde göç sonucu bu alanlarda nüfus sıkışması yaşanırken balıkçılık etkilerine maruz kalma riski de artıyor” cümleleriyle ifade etti.
Köpek balıklarının güçlü yırtıcılar olduğunu, Mako ve Büyük Beyaz’ın nadiren insana saldırdığının bilindiğini ileten Kabasakal, “Aynı tür olmamasına rağmen geçen ay İsrail’de Hadera (Akdeniz) kıyısında ölümlü bir köpekbalığı saldırısı yaşandı. Bu gibi bir olay Akdeniz’de her an ve her yerde meydana gelebilir. Zira Akdeniz’de yırtıcılıklarıyla ünlenmiş birçok köpek balığı türü yaşıyor: Mako, Büyük Beyaz, çok nadir olmakla birlikte Kaplan Köpek Balığı ve Çekiçbaş bunlardan sadece birkaçı“ dedi.
Bu tehlikeye rağmen her an saldırıya uğrayacakmış korkusuyla yaşanmaması gerektiğini ileten Kabasakal, “Üstelik bu korku eğer toplumu kıskacına almış bir paniğe hatta hezeyana dönüşürse, sayıları zaten azalmaya meyletmiş bu türlere karşı acımasız bir sürek avının başlatılması da uzak bir ihtimal olmaz.Ne yazık ki ‘kanlı haber iyi satar’ felsefesiyle kaleme alınan haberlerin bu ihtimali körükleyen bir atmosfer yarattığını izliyorum” ifadelerini kullandı.
‘YEMEK LİSTESİNDE İNSAN ÖNCELİKLİ BİR SEÇENEK DEĞİL’
Köpek balıklarının yemek listesinde insanın öncelikli bir seçenek olmadığının altını şiddetle çizen Kabasakal, meydana gelen saldırıların vaka dosyaları okunduğunda, saldırılara sebep olan uyaranlarla ilgili şu cümleleri kullandı:
Sosyal medya paylaşımlarında da gördüğümüz gibi genelde açıklarda yaşadığını bildiğimiz köpek balıkları artık plajlara kadar geliyor. Bu durum köpek balıklarının daha görünür olmasının beşeri bir hatanın sonucu olup olamayacağı düşündürüyor. Özellikle son yıllarda daha sık karşılaştığımız köpek balığı görüntülerini yorumlarken nelere dikkat etmek gerekiyor? Hakan Kabasakal, “İnsanoğlunun gezegen üzerindeki etkileri son birkaç yüzyılda hiç olmadığı kadar arttı. Daha çok avlıyoruz, daha çok tüketiyoruz, daha fazlasını talep ediyoruz, endüstrileştikçe daha fazla atık üretiyoruz. Doğanın dengesini altüst eden yıkıcı bir güce ulaştığımız bu dönem Antroposen Çağı olarak adlandırılıyor. Denizde geçirdiğimiz zaman ve faaliyetlerimizin çeşitliliği bu çağda katlanarak arttı. Balıkçılıkta hedeflediğimiz değerli türleri avlarken, köpek balıkları gibi normalde hedefimiz olmayan türleri de yakalıyoruz. Çoğu zaman geri bırakılmayan bu türleri de ek kazanç kaynağı olarak görmeye meyilliyiz. Turizm için kıyıları dolduruyor ya da kıyının doğal peyzajını bozan inşaatlar yapıyoruz” diyerek açıklamalarına devam etti.
‘EN AZINDAN YAZ AYLARINDA ERİŞİME KAPATILSIN’
İnsan kullanımı amaçlı inşaatlar, hafriyatlar, bölgede yürütülen balıkçılık faaliyetleri sonucu bu alanların tahrip olması halinde durumun sadece Ege’deki köpek balıklarına değil Akdeniz genelindeki popülasyonlara da zarar verebileceğini ileten Kabasakal, “Akdeniz genelinde bu kritik alanlar çok azaldı. Doktora tezimin saha çalışmaları sırasında oksijensizleşmeye verilen kaçış tepkisi sonucu Doğu Marmara’da derin sularda köpekbalığı popülasyonlarının yok denecek kadar azalırken, kıyı bölgelerinde belirgin olarak arttığına şahit oldum. Derin sularda oksijenin yok denecek seviyelere düşmüş olması, hatta yer yer oksijensiz ölü bölgelerin oluşmuş olması bu bölgelerden köpek balıklarının çekilmelerine ve kıyılara göç etmelerine neden oldu. Bu durum başta bir sahte bolluk algısı yarattı ve hemen ardından avları serbest bırakılsın talebi geldi. Şimdiyse kıyıdaki köpek balığı popülasyonunda da düşme yönelimi var“diye konuştu.
Bugün itibarıyla Türkiye sularında 37 tür köpek balığı yaşadığını bir kez daha hatırlatan Kabasakal, köpek balıklarının üreme amacıyla mevsimsel olarak kümelendikleri bölgelerin belirlenmesi ve en azından yaz aylarında bu bölgelerin halk ve balıkçı erişimine kapatılması gerektiğini söyleyerek açıklamalarını şöyle noktaladı:
“Sonsuz bir yasaklamadan söz etmiyorum, sonuçta küçük ölçekli balıkçılarımızı da giderek zorlaşan ekonomik koşullar karşısında korumamız gerekiyor. 1380 sayılı su ürünleri kanunu 6/1 numaralı tebliğ uyarınca halihazırda 20 kadar köpek balığı türü sularımızda koruma altına alındı. Yasal çerçeve açısından bir eksiğimiz yok. Kıyı kullanımı için planlama yapılırken köpek balıkları için kritik önem taşıyan alanların nasıl etkilenebileceği mutlaka araştırılmalı, çevresel etki değerlendirmesi yapılmalı.”
Share this content: