İsrail’in hedefinde KKTC mi var? Ersin Tatar’dan skandal habere tepki
Geçtiğimiz hafta Kıbrıs Türk halkının özgürlüğüne, bağımsızlığına, egemenliğine ve kendi devletine kavuştuğu 20 Temmuz 1974’te başlayan Kıbrıs Barış Harekatı’nın kutlamıştık.
2 gün önce İsrail basınından Hayom gazetesi provokatif bir yazıya yer verdi. ‘Kuzey Kıbrıs aynı zamanda İsrail’in sorunu’ başlıklı yazıda şu ifadeler geçiyor; ‘Kuzey Kıbrıs’ı özgürleştirmek İsrail’in rolü ya da arzusu değildir. Ancak bölgeden gelen tehdit kritik eşiğe ulaşırsa İsrail’in stratejik duruşunu değiştirmesi gerekir. İsrail’in Yunanistan ile koordinasyon içinde adanın kuzeyini özgürleştirmeye yönelik bir acil durum operasyonuna hazırlıklı olmalıdır.’
Bu yeni bir planın habercisi mi? Bir nabız yoklama mı? Katliamlarını bölgeye yayan İsrail gözünü şimdi de KKTC’ye dikmiş olabilir mi, buna cüret edebilir mi? Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Ersin Tatar, CNN TÜRK canlı yayınında Büşra Arslantaş’a açıklamalarda bulundu.
İSRAL’İN, KKTC’Yİ GAZZE YAPMA PLANI MI?
Tatar’ın değerlendirmeleri şöyle; Burada 1974’ten bu yana Türkiye’nin müdahalesiyle ki uluslararası garantörlük hakkından dolayı Türkiye müdahale edebilmiştir, ondan sonra burada barış, huzur, güvenlik ve istikrar devam etmektedir. Tam 51 yıldır… Zaten merhum Bülent Ecevit zamanında ne demişti? “Biz Kıbrıs’a barışı, hem Rumlara hem Türklere götürmek için gidiyoruz.” Ve o günden bugüne burada bu istikrar devam etmektedir.
“BAZI GÜÇLER İSRAİL’İN ARKASINDADIR”
Dolayısıyla, işte bu Gazze olaylarından sonra bazı güçler İsrail’in arkasındadır.Şimdi bu İsrail’in yaptıklarından sonra, tabii, iki devletli siyaset dünyanın gündemine orada da oturuyor. İşte çeşitli farklı ülkeler… Fransa bile bu noktada ikili düşünmeye başladığını söylüyor. Bütün bunlar belli ki İsrail’de farklı bir takım hadiseleri gündeme getirmeye zorluyor kendilerini. Halbuki Kıbrıs’ın gündeminde böyle bir şey yok. Kaldı ki Rum tarafının da böyle bir talebi yok. Bakınız, bunu altını çizmek istiyorum: Bugün bu açıklama mutlak surette uluslararası kamuoyunda Doğu Akdeniz’deki dengeleri rahatsız etmiştir. İsrail’den böyle bir haberin çıkması… “Aman Allah’ım, böyle bir şey olabilmiş mi?” şeklinde birtakım sorunlar doğurmuştur.
Böylesine bir açıklama; tedirginlik ve birtakım sorunlarla Güney Kıbrıs’ın ekonomisini de elbette bana göre çok olgusal olarak etkileyebilir. Dolayısıyla bundan Güney Kıbrıs da rahatsızlığını ifade etmek durumundadır. Ben burada rahatsızlığımı ifade ediyorum. Böyle bir şeye gerek yok. Böyle bir şey gündemde değil.
Türkiye’nin buradaki Türk Silahlı Kuvvetleri, Kıbrıs Barış Kuvvetleri, burada bizim Güvenlik Kuvvetleri Komutanlığımızla birlikte istikrarın ve barışın savunucusudur. Bizim herhangi birinin toprağına gözümüz yoktur. Kıbrıs Türk halkının özden gelen haklarımız, egemenlik hakkımız, tarihimiz, her yönüyle bütün dünyanın da kabul ettiği üzere Kıbrıs’ta iki ayrı halk, iki ayrı demokrasi ve tabii ki 1963’ten bu yana iki devlet vardır.
“DAHA AKILLI AÇIKLAMALAR YAPMALARINI TAVSİYE EDİYORUM”
Bizim şu andaki siyasetimiz; iki devletin iş birliğiyle buradaki barışı, huzuru koruyabilmek, komşuluk ilişkileriyle ve her türlü iş birliğine de hazır olduğumuzu söylemektir. Gerekli görüşmelerde, gerekli diğer ortamlarda da neticede bizim gönlümüzden geçen; bu komşuluk ilişkileriyle Doğu Akdeniz’de bu Kıbrıs Adası’nı daha müreffeh yarınlara taşıyabilmektir.
Şimdi hal böyleyken, böylesine bir açıklama gerçekten çok yadırganacak ve hiç gereği olmayan hem Kıbrıs Rumlarını rahatsız etmiştir diye düşünüyorum hem de elbette bizleri rahatsız etmiştir. Türkiye’yi rahatsız etmiştir. Çünkü gündemimizde böyle bir durum yok. Dolayısıyla ben buradan İsrail’deki bu gibi yetkililere bir kez daha böyle açıklamalar yapmadan düşünmelerini ve ona göre daha akıllı açıklamalar yapmalarını tavsiye ediyorum.
Soru: Güney Kıbrıs’ın özellikle bu silahlanma faaliyetlerine hem Ankara’dan hem de Lefkoşa’dan zaman zaman tepkilerinizi dile getiriyorsunuz. ABD ve İsrail’in Güney Kıbrıs üzerinden neye hazırlandığını düşünüyorsunuz? Nihai hedefleri ne olabilir?
Onların, tabii, Orta Doğu’da etkinliklerini ve birtakım ekonomik ve askeri çıkarlarını savunabilmek için belli ki İsrail’le iş birlikleri vardır. Şimdi bunlar, Güney Rum Yönetimi ile anlaşmalar yapmak suretiyle limanları kullanma, lojistik destek istiyor. Çünkü dünyanın ta öbür tarafından çıkıp geliyorsunuz. Buradan İsrail 100 kilometre, çok yakın. İsrail’e de her türlü giremeyeceğinize göre çeşitli hassasiyetler vardır. O kadar girmek istemiyor. Dışarıdan destek veriyor herhalde.
Orta Doğu ülkelerindeki, Orta Doğu’daki bütün bu karışıklığın ve İsrail ile Filistin ile diğer Arap ülkeleri arasındaki dengeyi gözeterek, kendi etkinliklerini sürdürmek için burayı o şekilde değerlendiriyorlar, kullanıyorlar. Hep bu böyle olmuştur. Ama son yıllarda bu, İsrail ve Gazze-Filistin çatışmasıyla daha da belirgin hâle gelmiştir.
“KKTC, BURADAKİ DENGELER İÇİN BİR ANAHTAR ROLÜNDEDİR”
Ama kesinlikle Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti ile veya Türkiye ile bir meseleleri yoktur diye düşünüyorum. Öyle olduğuna da inanıyorum. Çünkü Türkiye Cumhuriyeti bu denge siyasetini çok iyi götürmüştür. Yani bu çalkantılı bölgede… Bir taraftan Rusya, bir taraftan Ukrayna, bir taraftan İsrail, bir taraftan Güney Kıbrıs ve bunlara destek olan Amerika’dır, Fransa’dır, İngiltere’dir. Türkiye Cumhuriyeti bütün bu dengeler içerisinde, iradesiyle Cumhurbaşkanı Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın liderliğiyle, o dengeyi koruyabilmiştir.
Dolayısıyla buradaki istiklal bizler için çok önemlidir, Türkiye Hükûmeti için de çok önemlidir. Çünkü burası “Anavatan’ın kalbi” olan Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti, buradaki dengeler için bir anahtar rolündedir.
Share this content: